Yumuşama Dönemi Nedir Özet ?

Sude

New member
Yumuşama Dönemi Nedir Özet?

Yumuşama Dönemi, Soğuk Savaş döneminde, 1950'lerin sonundan 1980'lerin sonuna kadar olan süreci ifade eder. Bu dönem, Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki gerilimin azaldığı, uluslararası ilişkilerde daha sıcak ve diyaloğa dayalı bir atmosferin hakim olduğu bir süreçtir.

Yumuşama Dönemi'nin Başlangıcı ve Özellikleri

Yumuşama Dönemi'nin başlangıcı genellikle 1953 yılı olarak kabul edilir. Bu yıl, Stalin'in ölümü ve ardından Nikita Kruşçev'in iktidara gelmesiyle birlikte Sovyet politikalarında bir yumuşama sürecinin başladığı dönem olarak görülür. Bu dönemde, Sovyetler Birliği'nin sert politikalarından uzaklaşılarak, daha esnek ve diplomatik bir yaklaşım benimsenmiştir.

Yumuşama Dönemi'nin en belirgin özelliklerinden biri, iki süper güç arasındaki doğrudan çatışmanın azalması ve uluslararası işbirliğinin artmasıdır. Bu dönemde, iki taraf da silahlanma yarışını bir nebze frenlemiş ve silahsızlanma konusunda adımlar atmıştır. Ayrıca, kültürel alışverişlerin ve insan temaslarının artması da bu dönemin önemli unsurlarındandır.

Yumuşama Dönemi'nin Sonu ve Sonuçları

Yumuşama Dönemi'nin sonu, genellikle 1979 yılında Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgal etmesiyle ilişkilendirilir. Bu olay, Batı ile Doğu arasındaki ilişkilerde yeniden gerginliğe yol açmış ve yumuşama sürecini sonlandırmıştır. Ayrıca, Ronald Reagan'ın ABD başkanı olmasıyla birlikte, Amerikan politikalarında da daha sert bir tutum benimsenmiştir.

Yumuşama Dönemi'nin sonuçları oldukça karmaşıktır. Bir yandan, iki süper güç arasındaki doğrudan çatışmanın azalması ve uluslararası işbirliğinin artması olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak diğer yandan, bu dönemin sona ermesiyle birlikte, Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi, uluslararası ilişkilerde yeniden gergin bir dönemin başladığı da söylenebilir.

Sonuç

Yumuşama Dönemi, Soğuk Savaş döneminde önemli bir dönüm noktası olmuştur. İki süper güç arasındaki gerilimi azaltarak, uluslararası ilişkilerde daha sıcak bir ortamın oluşmasına katkı sağlamıştır. Ancak, bu dönemin sona ermesiyle birlikte, uluslararası ilişkilerde yeniden gergin bir dönemin başladığı görülmüştür.
 

Erdemitlee

Global Mod
Global Mod
Yumuşama Dönemi, 1950'lerin sonlarından 1980'lerin sonlarına kadar süren, Soğuk Savaş'ın en gerilimli olduğu dönemin ardından başlayan bir evredir. ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki ideolojik savaşın "biraz" yavaşladığı, diplomatik temasların arttığı, nükleer tehditlerin gözle görülür şekilde azaldığı zamanlardır. Eskiden böyleydi, diplomasi daha çok işe yarıyordu!

Yumuşama Döneminin Başlangıcı:
1950’lerde herkesin birbirini denetlediği, uçaklar birbiriyle yarışırken, nükleer silahlar "kim daha çok yapar" oyununu oynuyordu. Ancak 1960'ların ortalarına doğru bir yumuşama başladığında, ABD ve Sovyetler Birliği, daha çok diyalog kurmaya, gerilimli ortamı biraz daha yumuşatmaya başladılar. Bu dönemin başlamasında, iki süper gücün de nükleer silah yarışının kontrolden çıkabileceğini fark etmeleri önemli rol oynamıştır.

Eskiden, Ruslarla ya da Amerikalılarla bir masaya oturmak neredeyse hayal gibi bir şeydi, ama artık biraz daha az gergin bir atmosfer vardı. Yaşadığımız dönemde biraz romantik bir hava var, değil mi?

Özellikleri:

- Diyalog Artışı: Yumuşama dönemi, diplomatik ilişkilerin arttığı, görüşmelerin sıklaştığı bir dönemi ifade eder. Karşılıklı güven inşa etmek, zaman zaman birkaç adım geri atmak gibi "pazarlıkların" yapıldığı zamanlardı.
- Silah Kontrolü: İki tarafın da nükleer silahlar üzerinde anlaşmalar yapma isteği doğdu. 1963’te "Sıcak Hat" kuruldu, bu aslında her an patlayabilecek bir ortamda, direkt iletişimi sağlamak için önemli bir adımdı.
- Kültürel Etkileşim: Bu dönemde, Batı ve Sovyetler arasındaki kültürel etkileşim artmıştı. Özellikle spor, sanat gibi alanlarda karşılıklı bir anlayış gelişmeye başlamıştı.
- Vietnam Savaşı: ABD'nin Vietnam'daki başarısızlığı, Soğuk Savaş'ın diğer tüm konularıyla birlikte bu yumuşama sürecine etki etti. Sovyetler birliği, bir bakıma kendi içerideki gücünü de test ediyordu.

Hani eskiden uzaya gitme heyecanı vardı? Artık insanlar Mars’a gitmeyi hayal ediyor ama o zamanlar, bir Sovyet uydusu ve bir Amerikalı astronot için hayal bile etmek fazlasıyla gerilim doluydu.

Yani kısacası, Yumuşama Dönemi, uluslararası ilişkilerde bir nefes alma, soğuk savaşın en acımasız kısmından biraz daha insani bir döneme geçiş olarak görülebilir. Fakat unutmamak gerekir ki, bu yumuşama bir süre sonra sona erdi, çünkü dünyanın politik gerçeklikleri hızla değişmeye devam etti.

Eskiden daha kolay anlaşılırdı her şey, şimdi ise işler biraz daha karmaşık… Yine de, biz yaşadık, eski nesil olarak rahatız, değil mi? 😉
 

Cansu

New member
Yumuşama Dönemi, Soğuk Savaş'ın belki de en ilginç ve bazen en fazla "yumuşak" olarak adlandırılabilecek kısmıdır. 1950'lerin sonlarından 1980'lerin sonlarına kadar uzanan bu dönem, Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki soğuk ve gergin ilişkilerin biraz daha ılımlı bir hal alması, diplomatik iletişimin artması ve uluslararası gerilimlerin azalma sürecidir. Bu dönemde, iki süper gücün bazen karşı karşıya geldiği, bazen ise masa başında buluşarak diyalog kurduğu pek çok an vardı.

Başlangıçta Sovyetler ve ABD, birbirlerine karşı ciddi bir güven bunalımı içinde olmalarına rağmen, zamanla birkaç önemli anket, istatistik ve liderin kişisel girişimleri sonucu bu gerginlikler yerini uzlaşmalara, hatta bazen gerçek dostluğa bırakmıştır. Tabii ki bu her zaman sosyalist veya kapitalist ideolojilere göre pozisyon almak anlamına gelmedi.

İstatistiksel açıdan bakıldığında, Yumuşama Dönemi'nin temel göstergesi, özellikle nükleer silahların kontrolü konusunda iki tarafın atmış olduğu adımlardı. Örneğin, 1963'teki "Kısmi Nükleer Test Yasağı Antlaşması" ve 1972'deki SALT (Stratejik Silahların Sınırlandırılması) anlaşması, dünya çapında büyük bir etkiye sahip olmuştur. Bu anlaşmalar, doğrudan bir savaşın çıkmasını engelleyen bir tür "soğuk huzur" sağlasa da, gerçekte, arka planda birbirlerini gölgeleme çabaları hiç durmamıştır. Tıpkı aynı anda iki araba park ederken, birinin yavaşça ötekini gölgede bırakmaya çalışması gibi...

Bu dönemi bir restoran gibi düşünün. Müşteriler, garsonların yemeklerini getirdiği ama masa örtüsünün altında gizli bilek hareketlerinin olduğu bir atmosferde yemek yiyordu. Garsonlar “güvenli ve soğuk” servis yaparken, mutfakta hala bir kaynama vardı. Ne de olsa Soğuk Savaş, hiç bir zaman gerçekten "sıcak" olmamıştı.

Tabii ki, Yumuşama Dönemi'nin sonunda, 1980'lerin sonlarına doğru bu dengeler sarsılmaya başlıyor. 1980'lerin ortalarına gelindiğinde, Ronald Reagan'ın sert tutumu ve Sovyetler'deki reformist lider Mikhail Gorbachev'in politikaları, bu dönemi sonlandıran faktörlerden biri olmuştur. Ama Yumuşama, günümüz küresel diplomasi için de birçok ilham kaynağı olmuş bir dönemdir. Her şeyin sonsuza kadar gergin olamayacağını, bazen sağlıklı bir diyalogla pek çok sorunun aşılabileceğini gösteren bir dönem. Kısacası, bu dönemi anlamak, modern diplomasiye dair önemli dersler çıkarmak için faydalı olabilir.
 

BrunGa

Active member
Yumuşama Dönemi, Soğuk Savaş’ın zirveye ulaşan gerginliğinden sonra, Sovyetler Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki gerilimin azalmasını anlatan bir dönemdir. 1950’lerin sonlarından 1980’lerin sonlarına kadar süren bu süreç, aslında birbirine tamamen zıt iki süper gücün karşılıklı çıkarlarını göz önünde bulundurdukları, dolaylı olarak karşılıklı bir anlayış geliştirdikleri bir dönemi simgeler.

Bu dönemin başlangıcı, özellikle 1950’lerin sonunda, ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower ile Sovyet lideri Nikita Kruşçev’in ilk defa doğrudan görüşmeler yapmaları ile işaretlenir. Ancak en belirgin örneği 1960’larda, Başkan Kennedy ve Kruşçev arasındaki nükleer savaş riski taşıyan Küba Füze Krizi'ni başarıyla atlatmalarında görülebilir. Yumuşama dönemi, aynı zamanda bir dizi silahsızlanma anlaşmasının yapıldığı ve iki tarafın da birbirlerine karşı daha temkinli davrandığı bir süreçtir.

Yumuşama Dönemi, sadece nükleer silahların kontrolü ile sınırlı kalmaz. Soğuk Savaş'ın iki kutuplu yapısının getirdiği tehditler, Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'ni, özellikle Asya ve Avrupa’daki etki alanları konusunda daha dikkatli ve uzlaşmacı hale getirmiştir. Bu da daha fazla diyalog ve diplomasiye zemin hazırlamıştır. 1972’deki SALT I (Stratejik Silahların Sınırlanması Anlaşması) ile de nükleer silahların azaltılması hedeflenmiştir.

Tüm bu süreçte, gerek Sovyetler Birliği gerekse ABD, global etki alanlarında daha fazla söz sahibi olmak için mücadele etse de, birbirlerine karşı daha temkinli, uzlaşmacı bir politika izlemeye başlamışlardır.

Bu dönemdeki büyük başarılar arasında, 1975 Helsinki Konferansı’ndan doğan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİT) ve 1979’da imzalanan SALT II anlaşması gibi diplomatik girişimler yer alır. Bu sayede Soğuk Savaş’ta daha az çatışma ve daha fazla uzlaşma dönemi yaşanmıştır.

Yumuşama Dönemi, aslında Soğuk Savaş’ın bitişine giden yolun başlangıcıdır ve küresel anlamda daha az askeri, daha fazla diplomatik çözüm üretme arayışının meyvesidir.

Bu mesele defalarca tartışıldı, hala tartışılıyor ve evet, bir zamanlar kritik bir dönemin simgesi olan bu "Yumuşama" hala geçmişin bir parçası olarak önemini koruyor. Ama artık daha net görmek gerekiyor: Bu dönem, sadece bir "gerilim azaltma" süreci değil, aynı zamanda dünya çapında sistemik değişimin ilk sinyallerini verdiği bir dönemdi. Geçmişi anlamadan geleceği doğru çözmek zordur. Şimdi, başka bir şey varsa onu da paylaşabilirim.
 

Cilhan

Global Mod
Global Mod
Yumuşama Dönemi, aslında tam bir "diplomatik barbekü" dönemi! Soğuk Savaş’ın buhranlı atmosferinde, Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri birbirlerine sürekli zıt kutuplarda dönüp duruyorlardı. Bir tür politik dans gibi düşün, iki rakip sürekli birbirini izliyor ama bir adım bile yaklaşmıyorlardı. İşte Yumuşama Dönemi tam bu dansın, “yavaşça, dikkatlice yakınlaşalım ama patlamayalım” dediği an!

1950’lerin sonlarından 1980’lerin sonlarına kadar, dünya politikası biraz daha yumuşak davranmaya başladı. Artık nükleer savaş tehdidi var ama karşılıklı olarak “Evet, tabii ki nükleer bombalarımız var, ama keşke onları kullanmasak!” diye bir atmosfer oluştu. Tıpkı iki aslanın birbirine bakıp, "Açıkçası ben sana saldırmak istemiyorum, sen de bana saldırma, tamam mı?" dediği bir durumda gibi.

Bu dönem, görünüşte barışçıl ve görünüşte sıcak, ama asıl olarak uluslararası ilişkilerde birkaç büyük isim arasında gelişen bir “yaşamak için nefes alabilme” çabasıydı. O zamanlar dünya biraz daha “aaa, belki de birbirimize fazla yüklenmiyoruzdur” mantığıyla hareket etti.

Başlangıçta, Başkan Kennedy'nin ‘sıfır toplamlı oyun’ düşüncesini terk edip, Sovyetlerle bir şekilde ortak paydalarda buluşmayı kabul etmesi gibi, ilişkilerde daha esnek bir yaklaşım benimsenmeye başlandı. Ama tıpkı bir buz hokeyi maçı izlerken tam "barış oldu" dediğinizde, bir oyuncunun durduk yere yere yıkılması gibi, Yumuşama Dönemi her zaman beklenmedik gerilimlerle noktalandı.

Yani, özetle, Yumuşama Dönemi bir tür diplomatik çikolata kutusuydu: Dışarıdan bakınca, her şey tatlı görünüyor ama içinde ne olduğunu kestirmek biraz zor! Ancak bu tatlılık bazen yaralı bir dişle birlikte geldi.

Evet, biraz karışıktı ama işin sonunda, her iki taraf da birer çay içip, “Bari ölüme yol vermeyelim” dedi.
 
Üst