Emir
New member
YKS Tercih Kaç Tane Zorunlu? Veriler, Hikâyeler ve İnsan Deneyimleriyle Bir Yolculuk
Arkadaşlar, geçen yaz mahalledeki kırtasiyenin önünde beklerken iki lise son sınıf öğrencisinin konuşmasına kulak misafiri oldum. Biri diğerine heyecanla, “Kaç tercih yapmam lazım, hepsini doldurmak zorunda mıyım?” diye soruyordu. O an fark ettim ki, YKS sürecinde birçok gencin aklında aynı soru var: “Tercih kaç tane zorunlu?” Bugün bu konuyu hem resmi veriler hem de gerçek yaşamdan örneklerle ele alalım, biraz da insan hikâyeleriyle renklendirelim.
---
YKS Tercih Sistemi: Temel Bilgiler
Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonrası tercih sürecinde adaylara **24 tercih hakkı** veriliyor. Burada kritik nokta şu: **Hiçbir adaya 24 tercihi doldurma zorunluluğu yok.** İsteyen tek tercih yapabiliyor, isteyen 5, isteyen 24. Yani “zorunlu sayı” diye bir kural bulunmuyor.
ÖSYM kılavuzlarına göre, tercih sayısı tamamen adayın inisiyatifinde. Ancak rehber öğretmenler ve uzmanlar genellikle öğrencilerin haklarını sonuna kadar kullanmasını öneriyor. Çünkü daha fazla tercih, yerleşme ihtimalini artırıyor.
---
Verilerle Tercih Davranışları
ÖSYM’nin 2022 verilerine göre, tercih hakkını **tam dolduran adayların yerleşme oranı %73**, daha az tercih yapanların yerleşme oranı ise ortalama %48.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) gençlik araştırmalarında, YKS tercih sürecinde öğrencilerin %61’inin aile görüşünü belirleyici bulduğu ortaya çıkmış.
Eğitimcilerin yorumuna göre, özellikle son yıllarda “tek tercih yapıp sadece hayalimdeki bölümü yazacağım” diyen öğrenci sayısı artış gösteriyor. Bu da risk alma eğiliminin gençler arasında çeşitlendiğini gösteriyor.
---
Bir Öğrencinin Hikâyesi
Ahmet, İzmir’de bir devlet lisesinde okuyan çalışkan bir öğrenci. Öğretmenleri ona “tüm 24 hakkını doldur” dese de, o sadece 3 tercih yapmaya karar vermiş: “Ben mühendislik dışında bir bölüme gitmek istemiyorum. Ya kazanırım ya da seneye tekrar denerim.”
Ahmet’in bu yaklaşımı erkek öğrencilerin sıklıkla sergilediği **pratik ve sonuç odaklı** tavrı yansıtıyor. Risk alıyor, hedefe kilitleniyor.
Diğer yandan Elif’in hikâyesi farklı. O da İstanbul’da bir özel lisede okuyan, hayali psikoloji olan bir öğrenci. Tercih listesine sadece psikoloji değil, birkaç sosyal bilim dalını da eklemiş. Gerekçesi şu: “Ailem bana ‘önemli olan üniversiteli olmak, birlikte başarırız’ dedi. Ben de listemi geniş tuttum.” Elif’in yaklaşımı, kadın öğrencilerin sıklıkla sergilediği **duygusal ve topluluk odaklı** bakış açısına güzel bir örnek.
---
Tercih Sayısının Psikolojik Etkileri
Birçok öğrenci için tercih listesi sadece bir form değil, gelecek hayallerinin kağıda dökülmüş hali. Daha az tercih yapanlar genelde daha kaygılı ve risk almayı göze alan bireyler oluyor. Çok tercih yapanlar ise “ihtimalleri artırma” güvenini hissediyor.
Uzman psikologların yorumuna göre, tercih sürecinde aile desteği alan öğrenciler daha geniş liste yapmaya eğilimli. Yalnız başına karar veren öğrencilerde ise daha sınırlı ve riskli tercihler görülüyor.
---
Toplumsal Bakış: Zorunluluk Değil, Strateji
Türkiye’de tercih sistemi üzerine yapılan tartışmalarda sıkça “zorunlu mu değil mi?” sorusu gündeme geliyor. Buradaki yanılgı, tercih sayısının “başarıyla” eş tutulması. Oysa önemli olan, öğrencinin **kendi hedefleriyle uyumlu stratejik bir liste** hazırlaması.
Örneğin bazı öğrenciler “garanti bölüm” yazarak bir şekilde üniversiteye girmeyi tercih ediyor. Bazıları ise “ya olur ya olmaz” diyerek yalnızca hayalini yazıyor. Burada tercih sayısı bir zorunluluktan çok, adayın hayat felsefesini yansıtıyor.
---
Dünya ile Karşılaştırma
İngiltere’de üniversite tercihi UCAS sistemi üzerinden yapılıyor ve adayların genelde **5 tercih hakkı** var. ABD’de ise başvuru sistemi tamamen üniversite bazlı, isteyen onlarca üniversiteye başvurabiliyor. Türkiye’nin 24 tercihlik esnek yapısı, aslında adaylara ciddi bir avantaj sunuyor.
Ancak burada da cinsiyet temelli yaklaşımlar dikkat çekiyor. Erkek öğrenciler uluslararası örneklerle “en kısa yoldan hedefe ulaşmayı” kıyaslarken, kadın öğrenciler “güvenli alan ve topluluk desteği” faktörünü daha çok öne çıkarıyor.
---
Geleceğe Dair Düşünceler
2025’te YKS tercihlerinde yapay zekâ tabanlı sistemlerin devreye girmesi konuşuluyor. Örneğin, öğrencilerin başarı sırasına, ilgi alanlarına ve hatta kişilik testlerine göre öneriler sunan dijital rehberlik araçları gündemde. Bu noktada da tercih sayısı değil, tercihlerin “uygunluğu” daha kritik hale gelecek.
Belki ileride 24 tercih hakkı azalacak, belki de kişiselleştirilmiş önerilerle öğrenciler daha az sayıda ama daha doğru tercihler yapacak.
---
Birlikte Düşünelim
Tercih süreci hepimiz için ya doğrudan yaşadığımız ya da yakınlarımızdan bildiğimiz bir deneyim. İşin özünde, sayı değil, strateji ve duygular belirleyici. Şimdi gelin, bu konuda hep birlikte düşünelim:
* Sizce 24 tercih hakkı çok mu, az mı?
* Daha az tercih yapmanın riski mi daha ağır basıyor, yoksa fazla tercih yapmanın kafa karıştırıcılığı mı?
* Erkeklerin “hedef odaklı” az tercih yapma eğilimi, kadınların “güvenli alan” arayışıyla çok tercih yapma eğilimi sizce doğru mu, yoksa sadece bir önyargı mı?
* YKS tercihlerinde aile etkisi sizce destek mi, yoksa baskı mı oluşturuyor?
Forumdaşlar, söz şimdi sizde. Kendi deneyimlerinizi, gözlemlerinizi ve önerilerinizi paylaşın ki bu yolculukta birbirimize ışık olalım.
Arkadaşlar, geçen yaz mahalledeki kırtasiyenin önünde beklerken iki lise son sınıf öğrencisinin konuşmasına kulak misafiri oldum. Biri diğerine heyecanla, “Kaç tercih yapmam lazım, hepsini doldurmak zorunda mıyım?” diye soruyordu. O an fark ettim ki, YKS sürecinde birçok gencin aklında aynı soru var: “Tercih kaç tane zorunlu?” Bugün bu konuyu hem resmi veriler hem de gerçek yaşamdan örneklerle ele alalım, biraz da insan hikâyeleriyle renklendirelim.
---
YKS Tercih Sistemi: Temel Bilgiler
Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonrası tercih sürecinde adaylara **24 tercih hakkı** veriliyor. Burada kritik nokta şu: **Hiçbir adaya 24 tercihi doldurma zorunluluğu yok.** İsteyen tek tercih yapabiliyor, isteyen 5, isteyen 24. Yani “zorunlu sayı” diye bir kural bulunmuyor.
ÖSYM kılavuzlarına göre, tercih sayısı tamamen adayın inisiyatifinde. Ancak rehber öğretmenler ve uzmanlar genellikle öğrencilerin haklarını sonuna kadar kullanmasını öneriyor. Çünkü daha fazla tercih, yerleşme ihtimalini artırıyor.
---
Verilerle Tercih Davranışları



---
Bir Öğrencinin Hikâyesi
Ahmet, İzmir’de bir devlet lisesinde okuyan çalışkan bir öğrenci. Öğretmenleri ona “tüm 24 hakkını doldur” dese de, o sadece 3 tercih yapmaya karar vermiş: “Ben mühendislik dışında bir bölüme gitmek istemiyorum. Ya kazanırım ya da seneye tekrar denerim.”
Ahmet’in bu yaklaşımı erkek öğrencilerin sıklıkla sergilediği **pratik ve sonuç odaklı** tavrı yansıtıyor. Risk alıyor, hedefe kilitleniyor.
Diğer yandan Elif’in hikâyesi farklı. O da İstanbul’da bir özel lisede okuyan, hayali psikoloji olan bir öğrenci. Tercih listesine sadece psikoloji değil, birkaç sosyal bilim dalını da eklemiş. Gerekçesi şu: “Ailem bana ‘önemli olan üniversiteli olmak, birlikte başarırız’ dedi. Ben de listemi geniş tuttum.” Elif’in yaklaşımı, kadın öğrencilerin sıklıkla sergilediği **duygusal ve topluluk odaklı** bakış açısına güzel bir örnek.
---
Tercih Sayısının Psikolojik Etkileri
Birçok öğrenci için tercih listesi sadece bir form değil, gelecek hayallerinin kağıda dökülmüş hali. Daha az tercih yapanlar genelde daha kaygılı ve risk almayı göze alan bireyler oluyor. Çok tercih yapanlar ise “ihtimalleri artırma” güvenini hissediyor.
Uzman psikologların yorumuna göre, tercih sürecinde aile desteği alan öğrenciler daha geniş liste yapmaya eğilimli. Yalnız başına karar veren öğrencilerde ise daha sınırlı ve riskli tercihler görülüyor.
---
Toplumsal Bakış: Zorunluluk Değil, Strateji
Türkiye’de tercih sistemi üzerine yapılan tartışmalarda sıkça “zorunlu mu değil mi?” sorusu gündeme geliyor. Buradaki yanılgı, tercih sayısının “başarıyla” eş tutulması. Oysa önemli olan, öğrencinin **kendi hedefleriyle uyumlu stratejik bir liste** hazırlaması.
Örneğin bazı öğrenciler “garanti bölüm” yazarak bir şekilde üniversiteye girmeyi tercih ediyor. Bazıları ise “ya olur ya olmaz” diyerek yalnızca hayalini yazıyor. Burada tercih sayısı bir zorunluluktan çok, adayın hayat felsefesini yansıtıyor.
---
Dünya ile Karşılaştırma
İngiltere’de üniversite tercihi UCAS sistemi üzerinden yapılıyor ve adayların genelde **5 tercih hakkı** var. ABD’de ise başvuru sistemi tamamen üniversite bazlı, isteyen onlarca üniversiteye başvurabiliyor. Türkiye’nin 24 tercihlik esnek yapısı, aslında adaylara ciddi bir avantaj sunuyor.
Ancak burada da cinsiyet temelli yaklaşımlar dikkat çekiyor. Erkek öğrenciler uluslararası örneklerle “en kısa yoldan hedefe ulaşmayı” kıyaslarken, kadın öğrenciler “güvenli alan ve topluluk desteği” faktörünü daha çok öne çıkarıyor.
---
Geleceğe Dair Düşünceler
2025’te YKS tercihlerinde yapay zekâ tabanlı sistemlerin devreye girmesi konuşuluyor. Örneğin, öğrencilerin başarı sırasına, ilgi alanlarına ve hatta kişilik testlerine göre öneriler sunan dijital rehberlik araçları gündemde. Bu noktada da tercih sayısı değil, tercihlerin “uygunluğu” daha kritik hale gelecek.
Belki ileride 24 tercih hakkı azalacak, belki de kişiselleştirilmiş önerilerle öğrenciler daha az sayıda ama daha doğru tercihler yapacak.
---
Birlikte Düşünelim
Tercih süreci hepimiz için ya doğrudan yaşadığımız ya da yakınlarımızdan bildiğimiz bir deneyim. İşin özünde, sayı değil, strateji ve duygular belirleyici. Şimdi gelin, bu konuda hep birlikte düşünelim:
* Sizce 24 tercih hakkı çok mu, az mı?
* Daha az tercih yapmanın riski mi daha ağır basıyor, yoksa fazla tercih yapmanın kafa karıştırıcılığı mı?
* Erkeklerin “hedef odaklı” az tercih yapma eğilimi, kadınların “güvenli alan” arayışıyla çok tercih yapma eğilimi sizce doğru mu, yoksa sadece bir önyargı mı?
* YKS tercihlerinde aile etkisi sizce destek mi, yoksa baskı mı oluşturuyor?
Forumdaşlar, söz şimdi sizde. Kendi deneyimlerinizi, gözlemlerinizi ve önerilerinizi paylaşın ki bu yolculukta birbirimize ışık olalım.