Emir
New member
ÖSS TSS Kesintisi: Ne Oluyor, Ne Olmalı?
Selam forumdaşlar,
Bugün bambaşka bir konuyu masaya yatırmak istiyorum. Herkesin “ÖSS TSS kesintisi nedir?” diye sorması bir kenara, bu sistemin doğru işlemediğini ve arkasındaki mantığın ne kadar tartışmalı olduğunu sizlerle tartışmak istiyorum. Kafamda deli sorular var ve belki de bu yazı, hepimizin bu karmaşayı net bir şekilde görmemizi sağlayacak. ÖSS ve TSS kesintisi, belki de bu ülkenin eğitim sisteminin zayıf yönlerini en iyi şekilde ortaya koyan bir örnek.
Sizce gerçekten bu sistem öğrencilerin başarısını ölçebiliyor mu? Yoksa bu sadece akademik sistemin ve devletin işine geldiği şekilde manipüle edilmiş bir "ölçüm" aracı mı? Beni takip edin, tartışmaya değer bir konuya giriyoruz!
ÖSS ve TSS Kesintisi Nedir?
ÖSS, yani Öğrenci Seçme Sınavı, Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarına girişte kullanılan eski bir sınavdı. Bu sınavın ardından, 2010 yılında yapılan değişiklikle, YGS ve LYS gibi farklı sınav türleri getirildi. Ancak, 2000'ler öncesindeki ÖSS'nin meşhur "TSS Kesintisi"ne geri dönersek, aslında bu kesintinin, öğrencilerin genel başarısını değerlendirme konusunda ne kadar eksik ve yetersiz olduğunu görmek mümkün.
TSS, Temel Soru Sayısı'nın kısaltmasıdır ve sınavın belli bölümlerinde soruların zorluk derecesine göre yapılan bir çeşit puan kesintisidir. Yani, sınavın bir kısmında öğrenci ne kadar doğru cevap verir veya eksik yaparsa, genel puanı direkt etkilenir. Peki, bir sınavda doğru yapmanın ve eksik olmanın kriterleri neye göre belirleniyor? Kim karar veriyor bu soruların kesilmesi gerektiğine?
Bu sistemin temel amacı, öğrencilerin potansiyelini tam anlamıyla ölçebilecek bir mekanizma yaratmak mı, yoksa basitçe sınavı daha zorlaştırarak zeki ve başarılı öğrencileri dışlamak mı?
Bir Sistem, Bin Problem
Herkesin “Bu sistem doğru” demesi için bir sebep yok. Zira işin içine girince, bu kesintilerin mantıksız olduğu net bir şekilde görünüyor. Erkekler gibi çözüm odaklı düşünen biri, bu sistemin tamamıyla kırılgan olduğunu fark eder. Örneğin, bir öğrencinin sayısal alanda güçlü olmasına rağmen, sınavın başka bir alanındaki (sözlü ya da edebiyat gibi) zayıf kalması, sadece kişisel eksikliklerden kaynaklanmaz. Bu tür bir kesinti sistemi, bir öğrencinin sadece kendi şansına bağlı olarak başarılı olup olmayacağını belirler. Birçok öğrenci, istedikleri puanı almak için çok çaba harcarken, "kesilen" sorulardan dolayı harcadığı emeklerin hepsi boşa gidebiliyor.
Peki, ne öneriyorum? Daha adil ve geçerli bir ölçüm sistemi. Örneğin, bu tür sınavlarda öğrenciye daha fazla seçenek tanınması, karmaşık ve tek yönlü sorulardan kaçınılması gerekiyor. Gerçekten, sadece zeka değil, aynı zamanda genel yeteneklerin ölçülmesi gerekmiyor mu? Bu sistem, sınavın amacını kaybetmiş bir model olarak görünmüyor mu? Ve bu kadar karmaşık bir sistemi yönetmeye çalışan yetkililerin bu sistemin ne kadar etkisiz olduğunu fark etmeleri ne kadar zaman alacak?
Kadın Bakış Açısıyla: Empatik Düşünmek
Şimdi, aynı konuyu kadın bakış açısıyla ele alalım. Çünkü kadınlar, genellikle empatik düşünmeye daha meyillidir. Ayşe, eğitimdeki adaletsizlikleri her zaman hisseder. “Çocuklarımıza daha adil bir sistem sunmalıyız” diyen kadınlar, genellikle duygusal zekâları sayesinde, insanların yalnızca başarı değil, aynı zamanda bireysel ihtiyaçlarını da görebilirler. Bu kesinti sistemi, her öğrenciye eşit fırsatlar sunmamaktadır. Çünkü bir öğrenci için, TSS kesintisi sadece bir puan kaybı değil, aynı zamanda yıllarca süren emek ve özverinin karşılıksız kalması demektir.
Ayşe'nin bu noktada dikkat çektiği en önemli şey, sınavın öğrencilerin ruh halini nasıl etkilediğidir. Bir öğrencinin yalnızca birkaç yanlış sorusundan dolayı tüm yıllık çabalarının boşa gitmesi, onları depresyona sürükleyebilir. Eğitimde başarı, sadece sınav sonuçlarına dayalı olmamalı. Öğrencilerin psikolojisi ve bireysel yetenekleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Kadın bakış açısıyla, bu tür bir sistemin daha insancıl bir şekilde yapılandırılması gerektiği söylenebilir. Daha fazla bireyselleştirilmiş değerlendirme yöntemleri, her öğrencinin kendi potansiyeline göre değerlendirildiği bir sistem, aslında daha verimli olabilir. Bu tür reformlar, yalnızca akademik başarıyı değil, aynı zamanda öğrencilerin genel ruh sağlığını ve kişisel gelişimini de destekler.
Sistemi Yeniden Düşünmek: Ne Değişebilir?
Sonuç olarak, ÖSS TSS kesintisi gibi sistemlerin gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu tür sınavların amacının, öğrencileri zorlayarak bir derece elde etmelerini sağlamak değil, onların gerçek kapasitelerini ölçmek olduğuna inanıyorum. Peki, bu modelin yerine ne gelmeli? Hep birlikte bunu tartışmalıyız.
1. Alternatif Değerlendirme Yöntemleri: Öğrencilerin sadece sınav sonuçlarına bakmak yerine, daha holistik bir değerlendirme sistemi getirilebilir. Projeler, bireysel yetenek testleri, grup çalışmaları gibi öğeler de değerlendirmeye dahil edilmelidir.
2. Daha Esnek Sistemler: Öğrencilerin sınavlarda yaşadıkları stresle başa çıkabilmeleri adına, sınavın daha esnek bir hale getirilmesi gerekebilir. Aynı öğrencinin birkaç kez sınava girip daha iyi sonuçlar alması, daha adil bir ölçüm olabilir.
3. Psikolojik Destek: Eğitim sistemi, yalnızca öğrencilerin zeka seviyesini ölçmemeli, aynı zamanda onları ruhsal olarak da desteklemelidir. Bu, sınav öncesi rehberlik ve psikolojik destek gibi hizmetlerin verilmesi anlamına gelir.
Sizce bu tür bir sistem gerçekten öğrencilerin gelişimini destekliyor mu? Yoksa sadece eğitim sektörünü daha da karmaşık hale mi getiriyor?
Bence bu sistemin en büyük hatası, öğrencilerin farklı yeteneklerini göz ardı etmesidir. Peki, sizce de bu kadar zorlu bir sisteme gereksiz yere daha fazla karmaşıklık eklenmemeli mi? Gelin, tartışalım!
Selam forumdaşlar,
Bugün bambaşka bir konuyu masaya yatırmak istiyorum. Herkesin “ÖSS TSS kesintisi nedir?” diye sorması bir kenara, bu sistemin doğru işlemediğini ve arkasındaki mantığın ne kadar tartışmalı olduğunu sizlerle tartışmak istiyorum. Kafamda deli sorular var ve belki de bu yazı, hepimizin bu karmaşayı net bir şekilde görmemizi sağlayacak. ÖSS ve TSS kesintisi, belki de bu ülkenin eğitim sisteminin zayıf yönlerini en iyi şekilde ortaya koyan bir örnek.
Sizce gerçekten bu sistem öğrencilerin başarısını ölçebiliyor mu? Yoksa bu sadece akademik sistemin ve devletin işine geldiği şekilde manipüle edilmiş bir "ölçüm" aracı mı? Beni takip edin, tartışmaya değer bir konuya giriyoruz!
ÖSS ve TSS Kesintisi Nedir?
ÖSS, yani Öğrenci Seçme Sınavı, Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarına girişte kullanılan eski bir sınavdı. Bu sınavın ardından, 2010 yılında yapılan değişiklikle, YGS ve LYS gibi farklı sınav türleri getirildi. Ancak, 2000'ler öncesindeki ÖSS'nin meşhur "TSS Kesintisi"ne geri dönersek, aslında bu kesintinin, öğrencilerin genel başarısını değerlendirme konusunda ne kadar eksik ve yetersiz olduğunu görmek mümkün.
TSS, Temel Soru Sayısı'nın kısaltmasıdır ve sınavın belli bölümlerinde soruların zorluk derecesine göre yapılan bir çeşit puan kesintisidir. Yani, sınavın bir kısmında öğrenci ne kadar doğru cevap verir veya eksik yaparsa, genel puanı direkt etkilenir. Peki, bir sınavda doğru yapmanın ve eksik olmanın kriterleri neye göre belirleniyor? Kim karar veriyor bu soruların kesilmesi gerektiğine?
Bu sistemin temel amacı, öğrencilerin potansiyelini tam anlamıyla ölçebilecek bir mekanizma yaratmak mı, yoksa basitçe sınavı daha zorlaştırarak zeki ve başarılı öğrencileri dışlamak mı?
Bir Sistem, Bin Problem
Herkesin “Bu sistem doğru” demesi için bir sebep yok. Zira işin içine girince, bu kesintilerin mantıksız olduğu net bir şekilde görünüyor. Erkekler gibi çözüm odaklı düşünen biri, bu sistemin tamamıyla kırılgan olduğunu fark eder. Örneğin, bir öğrencinin sayısal alanda güçlü olmasına rağmen, sınavın başka bir alanındaki (sözlü ya da edebiyat gibi) zayıf kalması, sadece kişisel eksikliklerden kaynaklanmaz. Bu tür bir kesinti sistemi, bir öğrencinin sadece kendi şansına bağlı olarak başarılı olup olmayacağını belirler. Birçok öğrenci, istedikleri puanı almak için çok çaba harcarken, "kesilen" sorulardan dolayı harcadığı emeklerin hepsi boşa gidebiliyor.
Peki, ne öneriyorum? Daha adil ve geçerli bir ölçüm sistemi. Örneğin, bu tür sınavlarda öğrenciye daha fazla seçenek tanınması, karmaşık ve tek yönlü sorulardan kaçınılması gerekiyor. Gerçekten, sadece zeka değil, aynı zamanda genel yeteneklerin ölçülmesi gerekmiyor mu? Bu sistem, sınavın amacını kaybetmiş bir model olarak görünmüyor mu? Ve bu kadar karmaşık bir sistemi yönetmeye çalışan yetkililerin bu sistemin ne kadar etkisiz olduğunu fark etmeleri ne kadar zaman alacak?
Kadın Bakış Açısıyla: Empatik Düşünmek
Şimdi, aynı konuyu kadın bakış açısıyla ele alalım. Çünkü kadınlar, genellikle empatik düşünmeye daha meyillidir. Ayşe, eğitimdeki adaletsizlikleri her zaman hisseder. “Çocuklarımıza daha adil bir sistem sunmalıyız” diyen kadınlar, genellikle duygusal zekâları sayesinde, insanların yalnızca başarı değil, aynı zamanda bireysel ihtiyaçlarını da görebilirler. Bu kesinti sistemi, her öğrenciye eşit fırsatlar sunmamaktadır. Çünkü bir öğrenci için, TSS kesintisi sadece bir puan kaybı değil, aynı zamanda yıllarca süren emek ve özverinin karşılıksız kalması demektir.
Ayşe'nin bu noktada dikkat çektiği en önemli şey, sınavın öğrencilerin ruh halini nasıl etkilediğidir. Bir öğrencinin yalnızca birkaç yanlış sorusundan dolayı tüm yıllık çabalarının boşa gitmesi, onları depresyona sürükleyebilir. Eğitimde başarı, sadece sınav sonuçlarına dayalı olmamalı. Öğrencilerin psikolojisi ve bireysel yetenekleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Kadın bakış açısıyla, bu tür bir sistemin daha insancıl bir şekilde yapılandırılması gerektiği söylenebilir. Daha fazla bireyselleştirilmiş değerlendirme yöntemleri, her öğrencinin kendi potansiyeline göre değerlendirildiği bir sistem, aslında daha verimli olabilir. Bu tür reformlar, yalnızca akademik başarıyı değil, aynı zamanda öğrencilerin genel ruh sağlığını ve kişisel gelişimini de destekler.
Sistemi Yeniden Düşünmek: Ne Değişebilir?
Sonuç olarak, ÖSS TSS kesintisi gibi sistemlerin gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu tür sınavların amacının, öğrencileri zorlayarak bir derece elde etmelerini sağlamak değil, onların gerçek kapasitelerini ölçmek olduğuna inanıyorum. Peki, bu modelin yerine ne gelmeli? Hep birlikte bunu tartışmalıyız.
1. Alternatif Değerlendirme Yöntemleri: Öğrencilerin sadece sınav sonuçlarına bakmak yerine, daha holistik bir değerlendirme sistemi getirilebilir. Projeler, bireysel yetenek testleri, grup çalışmaları gibi öğeler de değerlendirmeye dahil edilmelidir.
2. Daha Esnek Sistemler: Öğrencilerin sınavlarda yaşadıkları stresle başa çıkabilmeleri adına, sınavın daha esnek bir hale getirilmesi gerekebilir. Aynı öğrencinin birkaç kez sınava girip daha iyi sonuçlar alması, daha adil bir ölçüm olabilir.
3. Psikolojik Destek: Eğitim sistemi, yalnızca öğrencilerin zeka seviyesini ölçmemeli, aynı zamanda onları ruhsal olarak da desteklemelidir. Bu, sınav öncesi rehberlik ve psikolojik destek gibi hizmetlerin verilmesi anlamına gelir.
Sizce bu tür bir sistem gerçekten öğrencilerin gelişimini destekliyor mu? Yoksa sadece eğitim sektörünü daha da karmaşık hale mi getiriyor?
Bence bu sistemin en büyük hatası, öğrencilerin farklı yeteneklerini göz ardı etmesidir. Peki, sizce de bu kadar zorlu bir sisteme gereksiz yere daha fazla karmaşıklık eklenmemeli mi? Gelin, tartışalım!