Tapuda Rücu Şartı: Bir Mülkiyetin Geri Dönüş Hikâyesi
Herkese selam.
Geçen ay bir arkadaşım, anne-babasının kendisine devrettiği bir dairenin tapusunu konuşurken “Rücu şartı koymuşlar” deyince merak ettim. Tapuda rücu şartı neydi, ne anlama geliyordu? Bir evi hediye ediyorsun ama aynı zamanda “Geri alabilirim” diyorsun… İlk başta bana tuhaf geldi. Ancak araştırdıkça fark ettim ki, bu şartın ardında hem hukuki hem de insani bir derinlik var.
Bugün bu yazıda, “Tapuda rücu şartı nedir?” sorusuna yalnızca yasal değil, aynı zamanda toplumsal, duygusal ve tarihsel bir açıdan bakacağız. Gerçek olaylardan örneklerle, kadın ve erkek bakış açılarının bu konuda nasıl şekillendiğini de inceleyeceğiz.
---
Rücu Şartı Nedir? Hukuki Temelleriyle Anlayalım
Basit bir tanımla başlayalım:
Tapuda rücu şartı, bir taşınmazın devrinde bağış yapan kişinin belirli koşullar gerçekleştiğinde o taşınmazı geri alma hakkını saklı tutmasıdır. Türk Medeni Kanunu’nun 295. maddesi, bağıştan dönmeyi “bağışlayan için rücu hakkı” olarak tanımlar. Bu genellikle bağış sözleşmeleri ile ilişkilidir; yani satış değil, karşılıksız bir devirdir.
Rücu hakkı, şu durumlarda kullanılabilir:
– Bağış yapılan kişi bağışlayana ağır hakaret veya nankörlük ederse
– Bağış yapılan kişi bağışlayanın ailesine zarar verirse
– Bağışlayan ekonomik olarak zor duruma düşerse
Örneğin Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2022/3159 E., 2022/6850 K. sayılı kararında, oğluna evini devreden bir annenin, oğlunun kendisine kötü davrandığını ispatlaması üzerine rücu hakkını kullandığı ve tapunun geri iade edildiği belirtilmiştir. Bu karar, rücu şartının sadece bir “kâğıt üzerinde ihtimal” olmadığını; somut, uygulanabilir bir hukuki mekanizma olduğunu gösteriyor.
---
Rücu Şartı Neden Konur? İnsan İlişkilerinin Gerçeği
Tapuda rücu şartı, genellikle aile içi bağışlarda karşımıza çıkar. Özellikle ebeveynlerin çocuklarına yaptığı tapu devirlerinde bu şart sıkça yer alır.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye’de her yıl yapılan yaklaşık 2 milyon tapu devrinin %12’si “bağış” niteliğindedir (TKGM, 2023). Bu bağışların ise %37’sinde rücu şartı bulunmaktadır.
Bu veriler bize şunu söylüyor: İnsanlar sevdiklerine mal devrederken bile gelecekte olası kırgınlıklara karşı bir güvence bırakmak istiyor.
Bir bakıma rücu şartı, duygusal bir sigorta gibidir.
“Ben seni seviyorum, sana güveniyorum ama geleceği de garantiye almak istiyorum.”
Kadınlar bu tür durumlarda genellikle duygusal güvenlik açısından yaklaşıyor.
Bir anne, “Kızım beni yalnız bırakmaz ama yine de resmi olarak güvence olsun,” diyebiliyor.
Erkekler ise daha çok mülkiyet kontrolü ve stratejik planlama yönünden düşünüyor.
“Yarın ne olacağını bilemem; gerekirse geri alırım,” yaklaşımı, pratik bir tedbir olarak görülüyor.
Bu farklılıklar, cinsiyetçi kalıplardan ziyade toplumun rollerine ve yaşam deneyimlerine dayanıyor. Her iki bakış da aslında aynı noktada birleşiyor: kontrol ve korunma ihtiyacı.
---
Gerçek Hayattan Bir Örnek: Hüseyin Amca ve Kızı Elif
İstanbul Üsküdar’da yaşayan 76 yaşındaki Hüseyin Amca, yıllarca esnaflık yapmış.
2018’de tek dairesini kızı Elif’e devrederken “rücu şartı” koymuş. Sebebi, hem kızına güveniyor hem de ileride damadın etkisinde kalmasından endişe ediyormuş.
2023’te, aile içinde yaşanan bir tartışma sonrası Hüseyin Amca rücu hakkını kullanmış.
Elif başta kırılmış, sonra “Babamın niyeti kötü değilmiş, aslında kendini güvenceye almış,” demiş.
Bu örnek, rücu şartının duygusal kırılmalar yaratabileceğini ama aynı zamanda aile içi sınırların netleşmesini sağladığını da gösteriyor.
Psikolog Prof. Dr. Fatma Öztürk’ün “Aile Mülkiyetinde Güven Dinamikleri” adlı 2021 tarihli çalışmasına göre, ebeveynlerin %64’ü tapu devirlerinde “karşılıklı saygıyı korumak” amacıyla şartlı devri tercih ediyor.
Yani mesele sadece taşınmaz değil; ilişkinin sürdürülebilirliği.
---
Rücu Şartının Ekonomik ve Toplumsal Yönü
Ekonomik dalgalanmalar ve konut fiyatlarındaki artış, rücu şartının daha fazla gündeme gelmesine yol açtı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2024 verilerine göre, son 5 yılda konut fiyatları %650 oranında artış gösterdi.
Bu durum, “Bir gün ihtiyaç olursa evimi geri alabilmeliyim” düşüncesini güçlendirdi.
Rücu şartı aynı zamanda miras planlaması açısından da önemli.
Birçok aile, mirasın adil bölüşülmesi için çocuklara yaptığı devri şartlı yapıyor.
Bu durum, olası miras kavgalarını önleyebiliyor.
Ama bazen de tam tersi, “Bu şart neden kondu?” tartışmalarını doğurabiliyor.
Ekonomiyle psikoloji burada iç içe geçiyor:
Para, güven, sevgi ve gelecek planı tek bir tapu senedinde buluşuyor.
Bu da gösteriyor ki mülkiyet, sadece ekonomik bir değer değil; toplumsal bir ilişki sözleşmesi.
---
Kadın ve Erkek Perspektiflerinin Dengesi
Rücu şartı tartışmalarında erkekler genelde “rasyonel koruma” vurgusu yaparken, kadınlar “duygusal istikrar” boyutuna değiniyor.
Ama son yıllarda bu fark kapanıyor.
Özellikle eğitimli kadınlar, kendi mallarını devrederken “koşullu bağış” talep ediyor.
Birçok hukuk danışmanı, kadınların bu konuda daha bilinçli hareket ettiğini söylüyor (Kaynak: Türkiye Barolar Birliği, 2023 Raporu).
Bu denge, toplumsal dönüşümün bir göstergesi.
Artık tapu masalarında sadece kâğıtlar değil, eşitlik ve bilinç de imzalanıyor.
---
Forum Tartışmasına Açık Sorular
– Sizce birine ev devrederken rücu şartı koymak güven eksikliği midir, yoksa sağduyulu bir önlem mi?
– Aile içinde bu tür şartlar konduğunda ilişkiler güçlenir mi, yoksa zedelenir mi?
– Rücu şartı sadece mülkiyetle ilgili bir konu mu, yoksa duygusal bir “geri dönme” ihtiyacı mı temsil ediyor?
Bu sorular, konuyu sadece hukuk penceresinden değil, insanlık deneyiminden okumamız gerektiğini hatırlatıyor.
---
Sonuç: Rücu Şartı, Güvenin Bir Başka Biçimi
Tapuda rücu şartı, yüzeyde bir “geri alma hakkı” gibi görünse de, aslında güven, kontrol ve sorumluluk arasında kurulmuş bir denge sistemidir.
İnsanın kendi emeğini, anılarını ve geleceğini güvence altına alma arzusudur.
Veriler, hukuki düzenlemeler ve insan hikâyeleri bize aynı şeyi söylüyor:
Mülkiyetin kalbinde duygular vardır.
Ve bazen, bir evi devrederken “geri dönebilme” hakkını saklı tutmak, sevginin değil, bilgeliğin bir ifadesidir.
Herkese selam.
Geçen ay bir arkadaşım, anne-babasının kendisine devrettiği bir dairenin tapusunu konuşurken “Rücu şartı koymuşlar” deyince merak ettim. Tapuda rücu şartı neydi, ne anlama geliyordu? Bir evi hediye ediyorsun ama aynı zamanda “Geri alabilirim” diyorsun… İlk başta bana tuhaf geldi. Ancak araştırdıkça fark ettim ki, bu şartın ardında hem hukuki hem de insani bir derinlik var.
Bugün bu yazıda, “Tapuda rücu şartı nedir?” sorusuna yalnızca yasal değil, aynı zamanda toplumsal, duygusal ve tarihsel bir açıdan bakacağız. Gerçek olaylardan örneklerle, kadın ve erkek bakış açılarının bu konuda nasıl şekillendiğini de inceleyeceğiz.
---
Rücu Şartı Nedir? Hukuki Temelleriyle Anlayalım
Basit bir tanımla başlayalım:
Tapuda rücu şartı, bir taşınmazın devrinde bağış yapan kişinin belirli koşullar gerçekleştiğinde o taşınmazı geri alma hakkını saklı tutmasıdır. Türk Medeni Kanunu’nun 295. maddesi, bağıştan dönmeyi “bağışlayan için rücu hakkı” olarak tanımlar. Bu genellikle bağış sözleşmeleri ile ilişkilidir; yani satış değil, karşılıksız bir devirdir.
Rücu hakkı, şu durumlarda kullanılabilir:
– Bağış yapılan kişi bağışlayana ağır hakaret veya nankörlük ederse
– Bağış yapılan kişi bağışlayanın ailesine zarar verirse
– Bağışlayan ekonomik olarak zor duruma düşerse
Örneğin Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2022/3159 E., 2022/6850 K. sayılı kararında, oğluna evini devreden bir annenin, oğlunun kendisine kötü davrandığını ispatlaması üzerine rücu hakkını kullandığı ve tapunun geri iade edildiği belirtilmiştir. Bu karar, rücu şartının sadece bir “kâğıt üzerinde ihtimal” olmadığını; somut, uygulanabilir bir hukuki mekanizma olduğunu gösteriyor.
---
Rücu Şartı Neden Konur? İnsan İlişkilerinin Gerçeği
Tapuda rücu şartı, genellikle aile içi bağışlarda karşımıza çıkar. Özellikle ebeveynlerin çocuklarına yaptığı tapu devirlerinde bu şart sıkça yer alır.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye’de her yıl yapılan yaklaşık 2 milyon tapu devrinin %12’si “bağış” niteliğindedir (TKGM, 2023). Bu bağışların ise %37’sinde rücu şartı bulunmaktadır.
Bu veriler bize şunu söylüyor: İnsanlar sevdiklerine mal devrederken bile gelecekte olası kırgınlıklara karşı bir güvence bırakmak istiyor.
Bir bakıma rücu şartı, duygusal bir sigorta gibidir.
“Ben seni seviyorum, sana güveniyorum ama geleceği de garantiye almak istiyorum.”
Kadınlar bu tür durumlarda genellikle duygusal güvenlik açısından yaklaşıyor.
Bir anne, “Kızım beni yalnız bırakmaz ama yine de resmi olarak güvence olsun,” diyebiliyor.
Erkekler ise daha çok mülkiyet kontrolü ve stratejik planlama yönünden düşünüyor.
“Yarın ne olacağını bilemem; gerekirse geri alırım,” yaklaşımı, pratik bir tedbir olarak görülüyor.
Bu farklılıklar, cinsiyetçi kalıplardan ziyade toplumun rollerine ve yaşam deneyimlerine dayanıyor. Her iki bakış da aslında aynı noktada birleşiyor: kontrol ve korunma ihtiyacı.
---
Gerçek Hayattan Bir Örnek: Hüseyin Amca ve Kızı Elif
İstanbul Üsküdar’da yaşayan 76 yaşındaki Hüseyin Amca, yıllarca esnaflık yapmış.
2018’de tek dairesini kızı Elif’e devrederken “rücu şartı” koymuş. Sebebi, hem kızına güveniyor hem de ileride damadın etkisinde kalmasından endişe ediyormuş.
2023’te, aile içinde yaşanan bir tartışma sonrası Hüseyin Amca rücu hakkını kullanmış.
Elif başta kırılmış, sonra “Babamın niyeti kötü değilmiş, aslında kendini güvenceye almış,” demiş.
Bu örnek, rücu şartının duygusal kırılmalar yaratabileceğini ama aynı zamanda aile içi sınırların netleşmesini sağladığını da gösteriyor.
Psikolog Prof. Dr. Fatma Öztürk’ün “Aile Mülkiyetinde Güven Dinamikleri” adlı 2021 tarihli çalışmasına göre, ebeveynlerin %64’ü tapu devirlerinde “karşılıklı saygıyı korumak” amacıyla şartlı devri tercih ediyor.
Yani mesele sadece taşınmaz değil; ilişkinin sürdürülebilirliği.
---
Rücu Şartının Ekonomik ve Toplumsal Yönü
Ekonomik dalgalanmalar ve konut fiyatlarındaki artış, rücu şartının daha fazla gündeme gelmesine yol açtı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2024 verilerine göre, son 5 yılda konut fiyatları %650 oranında artış gösterdi.
Bu durum, “Bir gün ihtiyaç olursa evimi geri alabilmeliyim” düşüncesini güçlendirdi.
Rücu şartı aynı zamanda miras planlaması açısından da önemli.
Birçok aile, mirasın adil bölüşülmesi için çocuklara yaptığı devri şartlı yapıyor.
Bu durum, olası miras kavgalarını önleyebiliyor.
Ama bazen de tam tersi, “Bu şart neden kondu?” tartışmalarını doğurabiliyor.
Ekonomiyle psikoloji burada iç içe geçiyor:
Para, güven, sevgi ve gelecek planı tek bir tapu senedinde buluşuyor.
Bu da gösteriyor ki mülkiyet, sadece ekonomik bir değer değil; toplumsal bir ilişki sözleşmesi.
---
Kadın ve Erkek Perspektiflerinin Dengesi
Rücu şartı tartışmalarında erkekler genelde “rasyonel koruma” vurgusu yaparken, kadınlar “duygusal istikrar” boyutuna değiniyor.
Ama son yıllarda bu fark kapanıyor.
Özellikle eğitimli kadınlar, kendi mallarını devrederken “koşullu bağış” talep ediyor.
Birçok hukuk danışmanı, kadınların bu konuda daha bilinçli hareket ettiğini söylüyor (Kaynak: Türkiye Barolar Birliği, 2023 Raporu).
Bu denge, toplumsal dönüşümün bir göstergesi.
Artık tapu masalarında sadece kâğıtlar değil, eşitlik ve bilinç de imzalanıyor.
---
Forum Tartışmasına Açık Sorular
– Sizce birine ev devrederken rücu şartı koymak güven eksikliği midir, yoksa sağduyulu bir önlem mi?
– Aile içinde bu tür şartlar konduğunda ilişkiler güçlenir mi, yoksa zedelenir mi?
– Rücu şartı sadece mülkiyetle ilgili bir konu mu, yoksa duygusal bir “geri dönme” ihtiyacı mı temsil ediyor?
Bu sorular, konuyu sadece hukuk penceresinden değil, insanlık deneyiminden okumamız gerektiğini hatırlatıyor.
---
Sonuç: Rücu Şartı, Güvenin Bir Başka Biçimi
Tapuda rücu şartı, yüzeyde bir “geri alma hakkı” gibi görünse de, aslında güven, kontrol ve sorumluluk arasında kurulmuş bir denge sistemidir.
İnsanın kendi emeğini, anılarını ve geleceğini güvence altına alma arzusudur.
Veriler, hukuki düzenlemeler ve insan hikâyeleri bize aynı şeyi söylüyor:
Mülkiyetin kalbinde duygular vardır.
Ve bazen, bir evi devrederken “geri dönebilme” hakkını saklı tutmak, sevginin değil, bilgeliğin bir ifadesidir.