AB’deki iltica prosedürleri, yasa dışı göçle ilgili sorunlar göz önünde bulundurularak önemli ölçüde sıkılaştırılacaktır. Perşembe günü Lüksemburg’da yapılan bir içişleri bakanları toplantısında, İsveç Cumhurbaşkanlığı tarafından duyurulduğu üzere, üye devletlerin yeterince büyük bir çoğunluğu kapsamlı reform planları lehinde oy kullandı. Özellikle, kalma olasılığı olmayan göçmenlerle ilgilenmek için çok daha katı bir yaklaşım sağlarlar.
Daha sıkı iltica prosedürü: Çocuklu aileler için sınırda alıkonmaya benzer koşullar da mümkündür
Gelecekte, güvenli kabul edilen ülkelerden gelen insanlar, sınırı geçtikten sonra gözaltında tutulmaya benzer koşullar altında sıkı bir şekilde kontrol edilen kabul tesislerine gelmelidir. Orada, normalde başvuranın sığınma şansı olup olmadığı on iki hafta içinde kontrol edilir. Değilse, derhal geri gönderilmelidir.
Müzakerelerde federal hükümet, çocuklu ailelerin sözde sınır prosedürlerinden muaf tutulmasını ısrarla savunmuştu. Ancak atılımı mümkün kılmak için, bunun mümkün olabileceğini nihayetinde kabul etmesi gerekiyordu. Ancak Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser, toplantıda Federal Hükümetin çocukların tüm haklarının güvence altına alınması için çalışmaya devam edeceğini söyledi.
AB Parlamentosu’nun değişiklikleri zorlaması da düşünülebilir. Reformda söz sahibi olan Türkiye, önümüzdeki aylarda AB ülkelerinin temsilcileriyle projeyi müzakere edecek.
AB’nin dış sınırındaki devletlerle dayanışma gelecekte zorunlu olacak
Perşembe günü kararlaştırılan planlar, sıkılaştırılmış iltica prosedürlerine ek olarak, AB’nin dış sınırlarında yükü ağır olan üye devletlerle daha fazla dayanışmayı da sağlıyor. Gelecekte, artık gönüllü değil, zorunlu olmalıdır. Mülteci almak istemeyen ülkeler tazminat ödemek zorunda kalacak. Macaristan gibi ülkeler bu nedenle plana karşı oy kullandı.
Örneğin İtalya gibi ülkeler dayanışma gösterme yükümlülüğünden yararlanabilir. BM mülteci ajansına göre, bu yıl Akdeniz’i geçen 50.000’den fazla göçmen İtalya’da kayıt altına alındı. Çoğu Tunus, Mısır ve Bangladeş’ten geldi ve bu nedenle yasal olarak kalma ihtimalleri neredeyse yoktu.
AB Parlamentosu ile devam eden müzakerelerin ideal olarak yıl sonundan önce sonuçlandırılması gerekiyor. Ardından, Haziran 2024’teki Avrupa seçimlerinden önce yasalar çıkarılabilir. Bu başarılı olmazsa, değişen siyasi güç dengesi yeniden müzakereleri gerekli kılabilir.
Daha sıkı iltica prosedürü: Çocuklu aileler için sınırda alıkonmaya benzer koşullar da mümkündür
Gelecekte, güvenli kabul edilen ülkelerden gelen insanlar, sınırı geçtikten sonra gözaltında tutulmaya benzer koşullar altında sıkı bir şekilde kontrol edilen kabul tesislerine gelmelidir. Orada, normalde başvuranın sığınma şansı olup olmadığı on iki hafta içinde kontrol edilir. Değilse, derhal geri gönderilmelidir.
Müzakerelerde federal hükümet, çocuklu ailelerin sözde sınır prosedürlerinden muaf tutulmasını ısrarla savunmuştu. Ancak atılımı mümkün kılmak için, bunun mümkün olabileceğini nihayetinde kabul etmesi gerekiyordu. Ancak Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser, toplantıda Federal Hükümetin çocukların tüm haklarının güvence altına alınması için çalışmaya devam edeceğini söyledi.
AB Parlamentosu’nun değişiklikleri zorlaması da düşünülebilir. Reformda söz sahibi olan Türkiye, önümüzdeki aylarda AB ülkelerinin temsilcileriyle projeyi müzakere edecek.
AB’nin dış sınırındaki devletlerle dayanışma gelecekte zorunlu olacak
Perşembe günü kararlaştırılan planlar, sıkılaştırılmış iltica prosedürlerine ek olarak, AB’nin dış sınırlarında yükü ağır olan üye devletlerle daha fazla dayanışmayı da sağlıyor. Gelecekte, artık gönüllü değil, zorunlu olmalıdır. Mülteci almak istemeyen ülkeler tazminat ödemek zorunda kalacak. Macaristan gibi ülkeler bu nedenle plana karşı oy kullandı.
Örneğin İtalya gibi ülkeler dayanışma gösterme yükümlülüğünden yararlanabilir. BM mülteci ajansına göre, bu yıl Akdeniz’i geçen 50.000’den fazla göçmen İtalya’da kayıt altına alındı. Çoğu Tunus, Mısır ve Bangladeş’ten geldi ve bu nedenle yasal olarak kalma ihtimalleri neredeyse yoktu.
AB Parlamentosu ile devam eden müzakerelerin ideal olarak yıl sonundan önce sonuçlandırılması gerekiyor. Ardından, Haziran 2024’teki Avrupa seçimlerinden önce yasalar çıkarılabilir. Bu başarılı olmazsa, değişen siyasi güç dengesi yeniden müzakereleri gerekli kılabilir.