Marker ile Tuval Boyanır mı? – Bir Renk Arayışının Hikâyesi
Selam dostlar,
Bugün sizlerle biraz farklı bir hikâye paylaşmak istiyorum. Aslında bu bir “tuval nasıl boyanır” tartışması değil, daha çok “bir kalbin hangi renklerle dolduğudur” meselesi. Hani bazen bir soruya, görünürde basit bir şeye – “Marker ile tuval boyanır mı?” gibi – yanıt ararken, kendimizi bambaşka yerlerde buluruz ya… İşte bu da öyle bir hikâye.
---
Atölyede Başlayan Sessizlik
Elif, uzun zamandır eline fırça almamıştı. Pencereden süzülen solgun ışık, tuvalin köşesinde toz zerreciklerini parlatıyor, o da elinde tuttuğu marker’a bakıyordu. İnce, siyah, keskin uçlu bir marker. Yan masada onlarca akrilik boya, kurumuş fırçalar, yarım kalmış bir manzara... Ama Elif, bu kez boya değil; marker kullanmak istiyordu.
Tam o sırada içeri Murat girdi.
“Ne yapıyorsun?” diye sordu, şaşkın bir ifadeyle.
Elif gülümsedi, gözlerini tuvalden ayırmadan. “Sence marker ile tuval boyanır mı?”
Murat kaşlarını kaldırdı. O türdendi: Çözüm odaklı, teknik düşünen, her şeyin bir mantığı olması gerektiğine inananlardan.
“Tuval emici bir yüzey,” dedi ciddi bir tonla. “Marker kurur, yayılmaz. Hatta iz bırakır. Hiç sağlıklı olmaz.”
Elif başını eğdi, dudaklarının kenarında bir tebessüm belirdi. “Bazen iz bırakmak istiyorsun işte,” dedi sessizce.
---
Renklerin Sessiz Mücadelesi
Murat, masaya yaklaştı. “Yani, eğer renk istiyorsan, neden akrilik kullanmıyorsun? Daha canlı, daha kalıcı olur.”
Elif omuz silkti. “Ben kalıcılıkla ilgilenmiyorum. Bu anı anlatmak istiyorum.”
Elif’in elleri marker’ın ince ucunu tuvale değdirdiğinde, ses çıkmadı. Sadece çizgiler belirdi — kırık, dağınık, ama bir anlamı varmış gibi duran çizgiler. Murat, onun bu inatçılığını izlerken içten içe sinirleniyordu. Ona göre sanat, planla başlar, stratejiyle büyür, sonuçla tamamlanırdı. Ama Elif için sanat, bir duygunun aniden taşmasıydı; su gibi, düşünmeden akmak…
Murat dayanamadı, bir sandalye çekip oturdu.
“Bak,” dedi, “bu çizgiler dağılacak. Renkler silikleşecek. Boşa gidiyor emeklerin.”
Elif durdu, gözlerini ona çevirdi. “Sen hep sonuca bakıyorsun Murat. Ben ise sürece.”
Bu söz, atölyede yankılandı. Sessizlik geri döndü, ama bu kez farklıydı — içinde kırgınlık, anlam, biraz da sevgi vardı.
---
Kadınlar Anlar, Erkekler Çözer
Murat, her zaman “çözmek” isterdi. Bir problemi gördüğünde onu onarmadan rahat edemezdi. Ama Elif’in dünyasında her şey “anlaşılmak” üzerineydi.
“Sen hep düzeltmeye çalışıyorsun,” dedi Elif. “Bazen sadece hissetmek gerekir.”
Murat’ın yüzünde karmaşık bir ifade belirdi. “Ama hissetmek seni nereye götürecek ki?”
Elif derin bir nefes aldı. “Kendime.”
Bir anlığına, marker’ın ucundan çıkan siyah çizgiler onların arasında köprü kurdu. Murat, çizgilerin içine baktı; orada bir ev, bir ağaç, bir yalnızlık gördü. Ama daha yakından bakınca, o yalnızlığın içinde kendini fark etti.
Belki de “marker ile tuval boyanmaz” düşüncesi, sadece teknik bir cümle değildi. Belki de “bazı yollar marker gibidir” – kolay silinmez, bazen iz bırakır, ama her zaman kalpten gelir.
---
Bir Rengin Hikâyesi
Elif, çizgilerin üzerine parmaklarıyla birkaç damla su serpti. Marker, hafifçe dağıldı. Renkler birbiriyle karıştı, gri tonlar, maviye döndü.
Murat şaşkınlıkla izliyordu.
“Bak,” dedi Elif, “bazen dağılmak, yeni bir şekil almanın başlangıcıdır.”
Murat sustu. O an anladı ki, Elif’in yaptığı sadece resim değil; bir duygunun ifadesiydi. Marker ile tuval boyanmaz belki — ama Elif, bir kalbin nasıl renkleneceğini gösteriyordu.
Murat elini uzattı, Elif’in markerını aldı. Birkaç çizgi attı, titrek ama içten. “Belki de birlikte boyanır,” dedi.
Elif’in yüzü yumuşadı. “İşte şimdi oldu,” dedi. “Renklerin birbirine karıştığı yer, tam da hikâyenin başladığı yerdir.”
---
Forumdaşlara Söz
Belki siz de bir tuvalin başında elinizde bir marker’la kaldınız. Belki biri size “Olmaz, bu şekilde yapılmaz” dedi. Ama hayat da öyle değil mi zaten? Kural kitapları, teknik bilgiler, başkalarının doğruları…
Ama içimizdeki o küçük çocuk, bazen sadece çizmeyi, bazen sadece hissetmeyi ister.
Marker ile tuval boyanır mı, bilmem. Ama bazen bir çizgi, bir boya lekesinden çok daha fazla anlatır.
Bir dostum derdi ki:
> “Sanat, doğru araçlarla değil; doğru duyguyla yapılır.”
Ve belki de bu yüzden, Elif’in marker’ı hiçbir zaman kurumadı. Çünkü o, duygularını boyuyordu.
---
Siz Ne Düşünüyorsunuz?
Sevgili forumdaşlar, siz hiç böyle hissettiniz mi?
Bir şeyin “yanlış” olduğunu bile bile, sadece kalbiniz öyle istediği için yaptığınız oldu mu?
Belki bir resim, belki bir mesaj, belki de bir “geri dönüşü olmayan karar”...
Marker ile tuval boyanır mı?
Evet, belki teknik olarak zordur, ama duygusal olarak bazen en doğru araçtır.
Çünkü kalpten gelen her çizgi, bir hikâyenin başlangıcıdır.
Siz de kendi “marker” anınızı paylaşın, birlikte renklendirelim bu sayfayı.
Selam dostlar,
Bugün sizlerle biraz farklı bir hikâye paylaşmak istiyorum. Aslında bu bir “tuval nasıl boyanır” tartışması değil, daha çok “bir kalbin hangi renklerle dolduğudur” meselesi. Hani bazen bir soruya, görünürde basit bir şeye – “Marker ile tuval boyanır mı?” gibi – yanıt ararken, kendimizi bambaşka yerlerde buluruz ya… İşte bu da öyle bir hikâye.
---
Atölyede Başlayan Sessizlik
Elif, uzun zamandır eline fırça almamıştı. Pencereden süzülen solgun ışık, tuvalin köşesinde toz zerreciklerini parlatıyor, o da elinde tuttuğu marker’a bakıyordu. İnce, siyah, keskin uçlu bir marker. Yan masada onlarca akrilik boya, kurumuş fırçalar, yarım kalmış bir manzara... Ama Elif, bu kez boya değil; marker kullanmak istiyordu.
Tam o sırada içeri Murat girdi.
“Ne yapıyorsun?” diye sordu, şaşkın bir ifadeyle.
Elif gülümsedi, gözlerini tuvalden ayırmadan. “Sence marker ile tuval boyanır mı?”
Murat kaşlarını kaldırdı. O türdendi: Çözüm odaklı, teknik düşünen, her şeyin bir mantığı olması gerektiğine inananlardan.
“Tuval emici bir yüzey,” dedi ciddi bir tonla. “Marker kurur, yayılmaz. Hatta iz bırakır. Hiç sağlıklı olmaz.”
Elif başını eğdi, dudaklarının kenarında bir tebessüm belirdi. “Bazen iz bırakmak istiyorsun işte,” dedi sessizce.
---
Renklerin Sessiz Mücadelesi
Murat, masaya yaklaştı. “Yani, eğer renk istiyorsan, neden akrilik kullanmıyorsun? Daha canlı, daha kalıcı olur.”
Elif omuz silkti. “Ben kalıcılıkla ilgilenmiyorum. Bu anı anlatmak istiyorum.”
Elif’in elleri marker’ın ince ucunu tuvale değdirdiğinde, ses çıkmadı. Sadece çizgiler belirdi — kırık, dağınık, ama bir anlamı varmış gibi duran çizgiler. Murat, onun bu inatçılığını izlerken içten içe sinirleniyordu. Ona göre sanat, planla başlar, stratejiyle büyür, sonuçla tamamlanırdı. Ama Elif için sanat, bir duygunun aniden taşmasıydı; su gibi, düşünmeden akmak…
Murat dayanamadı, bir sandalye çekip oturdu.
“Bak,” dedi, “bu çizgiler dağılacak. Renkler silikleşecek. Boşa gidiyor emeklerin.”
Elif durdu, gözlerini ona çevirdi. “Sen hep sonuca bakıyorsun Murat. Ben ise sürece.”
Bu söz, atölyede yankılandı. Sessizlik geri döndü, ama bu kez farklıydı — içinde kırgınlık, anlam, biraz da sevgi vardı.
---
Kadınlar Anlar, Erkekler Çözer
Murat, her zaman “çözmek” isterdi. Bir problemi gördüğünde onu onarmadan rahat edemezdi. Ama Elif’in dünyasında her şey “anlaşılmak” üzerineydi.
“Sen hep düzeltmeye çalışıyorsun,” dedi Elif. “Bazen sadece hissetmek gerekir.”
Murat’ın yüzünde karmaşık bir ifade belirdi. “Ama hissetmek seni nereye götürecek ki?”
Elif derin bir nefes aldı. “Kendime.”
Bir anlığına, marker’ın ucundan çıkan siyah çizgiler onların arasında köprü kurdu. Murat, çizgilerin içine baktı; orada bir ev, bir ağaç, bir yalnızlık gördü. Ama daha yakından bakınca, o yalnızlığın içinde kendini fark etti.
Belki de “marker ile tuval boyanmaz” düşüncesi, sadece teknik bir cümle değildi. Belki de “bazı yollar marker gibidir” – kolay silinmez, bazen iz bırakır, ama her zaman kalpten gelir.
---
Bir Rengin Hikâyesi
Elif, çizgilerin üzerine parmaklarıyla birkaç damla su serpti. Marker, hafifçe dağıldı. Renkler birbiriyle karıştı, gri tonlar, maviye döndü.
Murat şaşkınlıkla izliyordu.
“Bak,” dedi Elif, “bazen dağılmak, yeni bir şekil almanın başlangıcıdır.”
Murat sustu. O an anladı ki, Elif’in yaptığı sadece resim değil; bir duygunun ifadesiydi. Marker ile tuval boyanmaz belki — ama Elif, bir kalbin nasıl renkleneceğini gösteriyordu.
Murat elini uzattı, Elif’in markerını aldı. Birkaç çizgi attı, titrek ama içten. “Belki de birlikte boyanır,” dedi.
Elif’in yüzü yumuşadı. “İşte şimdi oldu,” dedi. “Renklerin birbirine karıştığı yer, tam da hikâyenin başladığı yerdir.”
---
Forumdaşlara Söz
Belki siz de bir tuvalin başında elinizde bir marker’la kaldınız. Belki biri size “Olmaz, bu şekilde yapılmaz” dedi. Ama hayat da öyle değil mi zaten? Kural kitapları, teknik bilgiler, başkalarının doğruları…
Ama içimizdeki o küçük çocuk, bazen sadece çizmeyi, bazen sadece hissetmeyi ister.
Marker ile tuval boyanır mı, bilmem. Ama bazen bir çizgi, bir boya lekesinden çok daha fazla anlatır.
Bir dostum derdi ki:
> “Sanat, doğru araçlarla değil; doğru duyguyla yapılır.”
Ve belki de bu yüzden, Elif’in marker’ı hiçbir zaman kurumadı. Çünkü o, duygularını boyuyordu.
---
Siz Ne Düşünüyorsunuz?
Sevgili forumdaşlar, siz hiç böyle hissettiniz mi?
Bir şeyin “yanlış” olduğunu bile bile, sadece kalbiniz öyle istediği için yaptığınız oldu mu?
Belki bir resim, belki bir mesaj, belki de bir “geri dönüşü olmayan karar”...
Marker ile tuval boyanır mı?
Evet, belki teknik olarak zordur, ama duygusal olarak bazen en doğru araçtır.
Çünkü kalpten gelen her çizgi, bir hikâyenin başlangıcıdır.
Siz de kendi “marker” anınızı paylaşın, birlikte renklendirelim bu sayfayı.