Piiz Nereden Gelir? Bir Hikâye...
Merhaba forumdaşlar,
Bir süredir içimde bir soruyla dolanıyorum: Piiz nereden gelir? Bugün, hep birlikte bir şeyler keşfedeceğimizi ve belki de soruya farklı bir gözle bakacağımızı düşünüyorum. Beni takip etmek isterseniz, bu hikâyeyi okurken içinizdeki duyguları anlamaya çalışın. Ama önce bir hikâye anlatmak istiyorum…
---
Bir kasaba vardı, yemyeşil dağların eteğinde. Kasabanın insanlarındansa en çok Piiz’i tanırdınız. Piiz, kasabanın neşesi, kasabanın duygusu, kasabanın sevgiyle büyütülen çiçeğiydi. Kimse Piiz’in tam olarak nereden geldiğini bilmiyordu ama bir efsane vardı.
BİR ERKEK, BİR ÇÖZÜM ARAYIŞI…
Ahmet, kasabanın en eski taşhanesinde yaşayan, çözümlerine fazlasıyla güvenen bir adamdı. Herhangi bir problemi stratejik bir şekilde çözebileceği konusunda kendine aşırı güveniyordu. Piiz hakkında da hep böyle düşünmüştü. “Bir şeyin kaynağını bulmanın en iyi yolu, o şeye bir etki yaratmaktır,” diye düşünüyordu.
Bir gün, kasabada beklenmedik bir fırtına çıktı. Piiz, bu kasabaya her zaman barışı ve huzuru getirmişti. Ama bu sefer öyle bir şey olmuştu ki, herkes Piiz’in kaybolduğunu, bir daha dönmeyeceğini düşündü.
Ahmet, Piiz’in kaybolmasını kabullenemedi. Bu durumu çözmeye karar verdi. Hemen bir plan yaparak, kasabanın en yüksek dağına tırmanmayı hedefledi. Çünkü ona göre Piiz, her şeyin başladığı yerden, dağın zirvesinden bir şekilde kaybolmuştu.
Yola çıktı, zorlu bir yolculuktan sonra zirveye ulaştı. Gözleri dört bir yanda, fırtınanın etkileriyle bulutların arasına daldı. Ama Piiz’i bulamadı. “Neden kaybolmuş olmalı?” diye sorarak yavaşça geri inmeye başladı. O an anlamıştı ki, çözüm basit değildi. Piiz, fiziksel değil, daha derin bir şeydi.
---
BİR KADIN, BİR DUYGU YOLCULUĞU…
Ayşe ise kasabanın en bilge kadınıydı. O, problemlerin çözülmesinden daha çok, bu problemlerin insanlar üzerinde nasıl hissettirdiğine ilgi duyardı. Erkeklerin çoğu ona neşeyle bakar ve “Ayşe, bu kasabanın kalbidir,” derlerdi. Piiz ile ilgili de düşündükleri farklıydı.
Bir akşam, kasabanın meydanında bir araya geldiler. Piiz kaybolmuştu ama Ayşe, kaybolmanın derin anlamını anlayan tek kişiydi. Kasaba halkı fırtınadan ve kaybolan huzurdan şikayet ederken, Ayşe onlara şunu söyledi:
“Piiz kaybolmadı, yalnızca başka bir biçimde var olmaya başladı. Onun gerçek kaynağı, bizlerin içindeki empati ve anlayıştı. Piiz, kasaba halkının bir parçasıydı. Onu kaybettik demek, birbirimize olan sevgimizi kaybetmek demekti.”
Ayşe’nin sözleri kasabaya yayıldı ve her bir kişi yavaşça, derin bir nefes alarak, kasabanın kaybolan ruhunun aslında kendilerinin içinde olduğunu fark etti. Piiz, belki de çok yakınlarında, belki de kalplerindeydi.
---
SONUÇ: Piiz’in Kaynağı Nedir?
İki farklı bakış açısı, iki farklı yolculuk… Ahmet’in stratejik çözüm arayışı ile Ayşe’nin duygusal derinliği arasında bir fark vardı. Ancak her ikisi de kasabanın huzurunun geri gelmesi için kendi yollarını aradılar.
Ahmet, Piiz’in fiziksel olarak kaybolduğunu düşündü ama fark etti ki, onun kaybolması, kasaba halkının içindeki bağların zayıfladığı anlamına geliyordu. Piiz, yalnızca bir kavram değil, kasabanın kalbi ve ruhuydu. Ayşe ise en başından beri bunu bilmişti: Piiz, insanlar birbirine dokundukça, birbirini anladıkça, sevgiye dayalı ilişkiler kurdukça var olurdu.
Piiz, kasaba halkının birbirine duyduğu bağlılıkla büyür, güçlenir ve geri gelir. O, ne bir dağda ne de bir fırtınada kaybolmuştu; o, kasabanın kalbinde, her zaman vardı.
---
FORUMDA PAYLAŞIM: Sizin Görüşleriniz?
Peki, forumdaşlar, sizce Piiz nereden gelir? Bazen bir problemi çözmek için strateji gerekebilir ama bazen de duygusal bir anlayışla yaklaşmak gerekir. Sizce Piiz’in kaybolmuş olmasının ardında başka hangi anlamlar yatıyor?
Hikâyeye nasıl bağlandınız? Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum.
Merhaba forumdaşlar,
Bir süredir içimde bir soruyla dolanıyorum: Piiz nereden gelir? Bugün, hep birlikte bir şeyler keşfedeceğimizi ve belki de soruya farklı bir gözle bakacağımızı düşünüyorum. Beni takip etmek isterseniz, bu hikâyeyi okurken içinizdeki duyguları anlamaya çalışın. Ama önce bir hikâye anlatmak istiyorum…
---
Bir kasaba vardı, yemyeşil dağların eteğinde. Kasabanın insanlarındansa en çok Piiz’i tanırdınız. Piiz, kasabanın neşesi, kasabanın duygusu, kasabanın sevgiyle büyütülen çiçeğiydi. Kimse Piiz’in tam olarak nereden geldiğini bilmiyordu ama bir efsane vardı.
BİR ERKEK, BİR ÇÖZÜM ARAYIŞI…
Ahmet, kasabanın en eski taşhanesinde yaşayan, çözümlerine fazlasıyla güvenen bir adamdı. Herhangi bir problemi stratejik bir şekilde çözebileceği konusunda kendine aşırı güveniyordu. Piiz hakkında da hep böyle düşünmüştü. “Bir şeyin kaynağını bulmanın en iyi yolu, o şeye bir etki yaratmaktır,” diye düşünüyordu.
Bir gün, kasabada beklenmedik bir fırtına çıktı. Piiz, bu kasabaya her zaman barışı ve huzuru getirmişti. Ama bu sefer öyle bir şey olmuştu ki, herkes Piiz’in kaybolduğunu, bir daha dönmeyeceğini düşündü.
Ahmet, Piiz’in kaybolmasını kabullenemedi. Bu durumu çözmeye karar verdi. Hemen bir plan yaparak, kasabanın en yüksek dağına tırmanmayı hedefledi. Çünkü ona göre Piiz, her şeyin başladığı yerden, dağın zirvesinden bir şekilde kaybolmuştu.
Yola çıktı, zorlu bir yolculuktan sonra zirveye ulaştı. Gözleri dört bir yanda, fırtınanın etkileriyle bulutların arasına daldı. Ama Piiz’i bulamadı. “Neden kaybolmuş olmalı?” diye sorarak yavaşça geri inmeye başladı. O an anlamıştı ki, çözüm basit değildi. Piiz, fiziksel değil, daha derin bir şeydi.
---
BİR KADIN, BİR DUYGU YOLCULUĞU…
Ayşe ise kasabanın en bilge kadınıydı. O, problemlerin çözülmesinden daha çok, bu problemlerin insanlar üzerinde nasıl hissettirdiğine ilgi duyardı. Erkeklerin çoğu ona neşeyle bakar ve “Ayşe, bu kasabanın kalbidir,” derlerdi. Piiz ile ilgili de düşündükleri farklıydı.
Bir akşam, kasabanın meydanında bir araya geldiler. Piiz kaybolmuştu ama Ayşe, kaybolmanın derin anlamını anlayan tek kişiydi. Kasaba halkı fırtınadan ve kaybolan huzurdan şikayet ederken, Ayşe onlara şunu söyledi:
“Piiz kaybolmadı, yalnızca başka bir biçimde var olmaya başladı. Onun gerçek kaynağı, bizlerin içindeki empati ve anlayıştı. Piiz, kasaba halkının bir parçasıydı. Onu kaybettik demek, birbirimize olan sevgimizi kaybetmek demekti.”
Ayşe’nin sözleri kasabaya yayıldı ve her bir kişi yavaşça, derin bir nefes alarak, kasabanın kaybolan ruhunun aslında kendilerinin içinde olduğunu fark etti. Piiz, belki de çok yakınlarında, belki de kalplerindeydi.
---
SONUÇ: Piiz’in Kaynağı Nedir?
İki farklı bakış açısı, iki farklı yolculuk… Ahmet’in stratejik çözüm arayışı ile Ayşe’nin duygusal derinliği arasında bir fark vardı. Ancak her ikisi de kasabanın huzurunun geri gelmesi için kendi yollarını aradılar.
Ahmet, Piiz’in fiziksel olarak kaybolduğunu düşündü ama fark etti ki, onun kaybolması, kasaba halkının içindeki bağların zayıfladığı anlamına geliyordu. Piiz, yalnızca bir kavram değil, kasabanın kalbi ve ruhuydu. Ayşe ise en başından beri bunu bilmişti: Piiz, insanlar birbirine dokundukça, birbirini anladıkça, sevgiye dayalı ilişkiler kurdukça var olurdu.
Piiz, kasaba halkının birbirine duyduğu bağlılıkla büyür, güçlenir ve geri gelir. O, ne bir dağda ne de bir fırtınada kaybolmuştu; o, kasabanın kalbinde, her zaman vardı.
---
FORUMDA PAYLAŞIM: Sizin Görüşleriniz?
Peki, forumdaşlar, sizce Piiz nereden gelir? Bazen bir problemi çözmek için strateji gerekebilir ama bazen de duygusal bir anlayışla yaklaşmak gerekir. Sizce Piiz’in kaybolmuş olmasının ardında başka hangi anlamlar yatıyor?
Hikâyeye nasıl bağlandınız? Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum.